Mrs. -47-Dubai-Ceo
Merhaba,
Öncelikle Suna Hanım ile nasıl karşılaştığımı paylaşmak isterim.
Ağustos 2017 sonunda kendisini beş aydır görmediğim bir arkadaşımı ailecek evine görmeye gittik. Kendisi kapıyı açıp karşımıza çıktığında gözlerimize inanamadık. İki üç beden incelmiş, 13 kilo vererek tığ gibi olmuş arkadaşımıza hayretler içinde baktığımızda, ağzından ilk çıkan açıklama kısaca SUNA SU oldu.
Yani Suna Hanım ile aslında o zaman kendisinin gıyabında tanıştım. Arkadaşımıza o gün çok anlattırdık ve bir tek o değil Dubai de birçok hanımın aynı değişimden geçtiğini öğrenmiş olduk.
Ben o noktada envai çeşit sindirim sorunu çeken, (dokuz sene öncesinde hamile kaldığım dönemle karşılaştırdığımda) üstünde 10+ kilo fazlası olan, başkasının vücudunda yaşadığını hisseden, her an şişkinlik ve gaz yaşayan, yoğun çalışan bir anneydim. Ayrıca yemek ve sağlık hakkında çok bilgili olduğuna inanan, başkalarına tavsiye veren ama kendisine yaramayan birisi.
Şansıma Eylül ayında Dubai ye gelecekti Suna Hanım ve çok git-gel yaşamama rağmen onunla bizzat tanışmaya karar verdim. 28 Eylül akşamı tanıştık, bir şekilde kendisiyle çalışmaya başlamaya ikna oldum ve 29 Eylül sabahı kuvvetli ısrarımla hemen başladık.
Suna Hanımdan alınan desteğin başarısının altında yoğun danışan-danışman iletişimi ve güveni yatıyor. Meğersem etraftan toplama, kulaktan dolma bilgilerle sağlıklı, kendi vücuduma uygun yemek düzeni kurmak mümkün değilmiş.
Birlikte çalıştığımız süre zarfında Suna Hanım bana tekrar yemek yemeyi öğretti. Neyin ne zaman ve nasıl yeneceğini. Gece 11 de acıkınca, sabaha karşı 3 de harıl harıl çalışırken, sabah kalktığımda, ofiste yemeksiz yakalandığımda ve acıktığımda sağlıklı seçimler yapmayı. Önümde tadını çok sevsem de reflüye sebep olan yemeklere gocunmadan hayır demeyi.
Suna Hanım benim birlikte çalıştığım tek yemek danışmanı oldu. Onun için başka profesyonellerle birebir karşılaştıramam ama etrafımda birçok insan başarısız bir şekilde bu tür süreçler yaşadığı için ben Suna Hanımın üstüne birisi tanımıyorum, görmedim.
Ben ona Yemek Antrenörü veya Yemek Doktoru diyorum. Ama aslında o ayrıca Hayat ve İlişki Antrenörü de. Ana konumuz yemekti ama yemek çok psikolojik bir konu olduğu için hayatta yaşadığımız zorluklar da danışan/danışman irtibatımızın bir parçası oldu.
Bu hayat-iiş-yemek üçlüsünü entegre bir biçimde götürebilmenin Suna Hanımı başkalarından ayrıştıran bir özellik olduğunu düşünüyorum. Bunun kadar önemli ve belki de daha da vazgeçilmez özelliği, danışmanlığını bir saatlik haftalık aylık seanslarla değil haftanın 6.5 günü whatsapp ile anında devamlı her öğünde paylaşıyor olması. Su içmeyi unuttuğumda veya hızlı yemek yerken yavaş ye uyarıları, lokantaya gittiğimde yolladığım menu fotosuna 1-2 dakika içinde şunu yesen daha iyi olur diye geri dönüş yapması, eşimle tartışıp çukulata yemek istediğimde çikolatanın bir fayda olmayacağını ve konuya farklı bir şekilde yaklaşabileceğimi söylemesi, zayıf anlarımda yemekten medet ummama gerek olmadığını çok daha etkili çözümlerin olduğunu hatırlatması onunla yaşadığım sürecin başarısının kesinlikle temel taşları.
1.53 metre boyundayım. 61 küsur kilodan 50 kiloya indim. Hamilelik öncesi giydiğim tüm kotları rahatlıkla giyiyorum. Sindirimim çok çok daha iyi. Gaz, şişkinlik, reflü bitti.
İlk on gün Suna Hanım whatsapp aracılığı ile her yediğimi içtiğimi takip etti. Birşey yemeden içmeden önce ona whatsapp ile fotosunu yolluyordum. Bana bazen neden o yemeği seçtiğimi, neden bazı yemekleri birlikte yediğimi, bazen pek anlamlandıramadığım sorular soruyordu. O on gün benim D-vitamin seviyemin yerlerde süründüğü ve 6 ay gecikmiş D vitamini iğnesinin elzem olduğu bir dönemdi. Suna Hanımın vücudumun fiziksel durumuna ilgimi çekmesi sayesinde (çünkü bazen kendimizi çok ama çok ihmal edebiliyoruz) bir şekilde gidip iğnemi yaptırdım. Aşırı yorgunluk iğne sayesinde üstümden kayıp gittiği anda artık sürece başlayabileceğimizi söyledi Suna Hanım. Zaten benden rica ettiği kapsamlı kan tahlillerini de aradan çıkarmıştım. (Demir, B12 ve D vitamini düşüklüğü dışında bir sorun olmadığı için işimiz o açıdan kolaydı.)
Suna Hanımın ilk on gündeki tespitleri devamlı (ama hakikaten devamlı) yemek yememin, %90 kakaolu bile olsa çukulatanın ve nişastanın beni ne kadar rahatsız ettiği oldu. İlk yönledirmesi pirinç, patates, mısır, hazır maya ve şekeri kesmem ve öğün arasını 4 ila 5 saat kadar açmak oldu. Bunlardan sonra da birçok yönledirmesi oldu, hem genel yemek kuralı olarak hem de benim vücudumun, bağırsaklarımın ihtiyacını karşılamak konusunda. (Mesela, çiğ yemeklerden uzak durmak, meyveyi pişirmek, birçok malzemeyi birlikte yememek gibi – bunlari Suna Hanımın keskin gözlemleriyle saptadık).
Ve vücudum ödeminden fazlalığından gazından hızla kurtulmaya başladı. 5 haftada 5 kilo verdim. İki hafta durdu. 2 haftada 2 kilo daha. İki hafta durdu. Sonra iki kilo daha. Çok sonra az şekerli kahveyi de bıraktıktan sonra 1-2 kilo daha verdim.
Bendeki değişim birçok kişiye ilham kaynağı oldu, onlar da bu yolculuğa katılıp kendi dönüşümlerini yaşadılar.
Şu anda bulgur, kaşer yiyebiliyorum. Salata artık gaz yapmıyor. Çikolata ve kahve bağımlılığım bitti. Aylardır 50-51 kiloyum. Yanlış birşey yersem ya da bir gıda sindirimimi rahatsız eden bir etki yaratırsa normale dönmek için ne yapmam gerektiğini biliyorum.
Çevreme verdiğim mesajı burada da tekrarlamak isterim: eğer sindirim, yemek, kilo, tiroid, otoimmün sorunu yaşıyorsanız ve çözümsüz kaldığınızı hissediyorsanız, yanılıyorsunuz ve kendinizi bu çözümsüzlük girdabına terketmenizin hiçbir gereği yok. Çünkü kalıcı çözüm var. Kimyanız değişirken aklınızı da değiştirecek, doktorların keşfedemediğini bulabilecek, çok yönlü, kapsamlı ve ilgili bir antrenör.
45 yaşımdan 46 yaşıma geçerken beni kendime getirdiği için Suna Hanıma sonsuz teşekkürü borç bilirim.
Yorum(0)